Definify.com
Definition 2025
yok
yok
See also: yök
English
Alternative forms
- Yok
Noun
yok (plural yoks)
- (pejorative) A non-Jew; a Gentile.
- 2006, Howard Jacobson, Kalooki Nights, Vintage 2007, page 162:
- I'd been warned about just such a day, when the yoks would come with their white-boned fists and start knocking us about.
- 2006, Howard Jacobson, Kalooki Nights, Vintage 2007, page 162:
Marshallese
Alternative forms
Pronunciation
- MED phonemes: {yẹkʷ}
- IPA phonemes: /jɘkʷ/
- IPA articulation: [e̯e͡okʷ]
Noun
yok
References
Mbula
Noun
yok
References
- Robert D. Bugenhagen, Salme E. Bugenhagen, Ro ta ipiyooto sua Mbula Uunu = Mbula-English dictionary (2007, SIL)
Turkish
Etymology
From Old Turkic 𐰖𐰸 (yok, “no; is not, there is not”), from Proto-Turkic *yōk, *jōk (“no; is not, there is not”).
Pronunciation
- IPA(key): /jok/
Declension
declension of yok
predicative forms of yok
| simple present | singular | plural |
|---|---|---|
| ben (I am) | yokum | yoklarım* |
| sen (you are) | yoksun | yoklarsın* |
| o (he/she/it is) | yok / yoktur | yoklar* / yoklardır* |
| biz (we are) | yokuz | yoklarız |
| siz (you are) | yoksunuz | yoklarsınız |
| onlar (they are) | yoklar | yoklardır |
| simple past | singular | plural |
| ben (I was) | yoktum | yoklardım* |
| sen (you were) | yoktun | yoklardın* |
| o (he/she/it was) | yoktu | yoklardı* |
| biz (we were) | yoktuk | yoklardık |
| siz (you were) | yoktunuz | yoklardınız |
| onlar (they were) | yoktular | yoklardı |
| indirect / unwitnessed past | singular | plural |
| ben (I was) | yokmuşum | yoklarmışım* |
| sen (you were) | yokmuşsun | yoklarmışsın* |
| o (he/she/it was) | yokmuş | yoklarmış* |
| biz (we were) | yokmuşuz | yoklarmışız |
| siz (you were) | yokmuşsunuz | yoklarmışsınız |
| onlar (they were) | yokmuşlar | yoklarmış |
| *Not used, but perhaps rarely - chiefly grammatical formations.
Note: Plural forms are not used with adjectives. | ||
or
declension of yok
possessive forms of yok
| benim (my) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
|---|---|---|
| nominative (yalın) | yoğum | yoklarım |
| definite accusative (belirtme) | yoğumu | yoklarımı |
| dative (yönelme) | yoğuma | yoklarıma |
| locative (bulunma) | yoğumda | yoklarımda |
| ablative (çıkma) | yoğumdan | yoklarımdan |
| genitive (tamlayan) | yoğumun | yoklarımın |
| senin (your) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
| nominative (yalın) | yoğun | yokların |
| definite accusative (belirtme) | yoğunu | yoklarını |
| dative (yönelme) | yoğuna | yoklarına |
| locative (bulunma) | yoğunda | yoklarında |
| ablative (çıkma) | yoğundan | yoklarından |
| genitive (tamlayan) | yoğunun | yoklarının |
| onun (her/his/its) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
| nominative (yalın) | yoğu | yokları |
| definite accusative (belirtme) | yoğunu | yoklarını |
| dative (yönelme) | yoğuna | yoklarına |
| locative (bulunma) | yoğunda | yoklarında |
| ablative (çıkma) | yoğundan | yoklarından |
| genitive (tamlayan) | yoğunun | yoklarının |
| bizim (our) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
| nominative (yalın) | yoğumuz | yoklarımız |
| definite accusative (belirtme) | yoğumuzu | yoklarımızı |
| dative (yönelme) | yoğumuza | yoklarımıza |
| locative (bulunma) | yoğumuzda | yoklarımızda |
| ablative (çıkma) | yoğumuzdan | yoklarımızdan |
| genitive (tamlayan) | yoğumuzun | yoklarımızın |
| sizin (your) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
| nominative (yalın) | yoğunuz | yoklarınız |
| definite accusative (belirtme) | yoğunuzu | yoklarınızı |
| dative (yönelme) | yoğunuza | yoklarınıza |
| locative (bulunma) | yoğunuzda | yoklarınızda |
| ablative (çıkma) | yoğunuzdan | yoklarınızdan |
| genitive (tamlayan) | yoğunuzun | yoklarınızın |
| onların (their) | singular (tekil) | plural (çoğul) |
| nominative (yalın) | yokları | yokları |
| definite accusative (belirtme) | yoklarını | yoklarını |
| dative (yönelme) | yoklarına | yoklarına |
| locative (bulunma) | yoklarında | yoklarında |
| ablative (çıkma) | yoklarından | yoklarından |
| genitive (tamlayan) | yoklarının | yoklarının |
Determiner
yok
- there isn't, there aren't (not a verb)
- Kitapta 150 sayfa yok.
- There aren't 150 pages in the book.
- Kitapta 150 sayfa yok.
- it doesn't exist
- Expressing possession, equivalent of not have.
- prohibited, forbidden
Particle
yok
Interjection
Synonyms
Antonyms
- var (there is, there are, have)
- ha, he (yes as particle or interjection)
- evet (yes as particle or interjection)